© Aydın Kent Haber 2021

ADD Nazilli Başkan Yardımcısı Hakan İsen; "LOZAN GEÇİCİ DEĞİL EBEDİDİR!

ADD Nazilli Başkan Yardımcısı Hakan İsen; "LOZAN GEÇİCİ DEĞİL EBEDİDİR!"

ADD Nazilli Başkan Yardımcısı Hakan İsen; "LOZAN GEÇİCİ DEĞİL EBEDİDİR!

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Nazilli Şubesi, Lozan Antlaşması’nın 100’ncü yıldönümü nedeniyle program düzenledi. Atatürk anıtına çelenk bıraktı. 

 Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yıldönümü dolayısıyla ADD Nazilli Şube yönetimi, İstasyon Meydanı Atatürk anıtında çelenk koyma töreni düzenledi.

ADD Nazilli Başkan Yardımcısı Hakan İsen yaptığı açıklamada;

LOZAN GEÇİCİ DEĞİL EBEDİDİR!

Bu yıl Cumhuriyetimiz’in olduğu gibi, tapu senedi Lozan Antlaşması’nın da 100. yaşını kutluyoruz

Lozan Antlaşması; vatanımızın bağımsızlığını, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü dünyaya

kabul ettirmesi yanında, 1699 Karlofça’dan 223 yıl sonra bir görüşme masasından başı dik

kalktığımız ilk antlaşmadır.

Lozan Antlaşması; 1. Dünya Savaşı galipleri İtilaf Devletleri’nin yenilen devletlere dikte

ettikleri antlaşmaların uygulanma şansı bulamayan tek örneği olan Sevr’i tarihin çöp sepetine

atan, hükmünü 100 yıldır sürdüren (sonsuza dek de sürdürecek olan) nadir uluslararası

antlaşmalardan biridir.

Lozan Antlaşması; Anadolu insanını 400 yıl ekonomik boyunduruk altında inim inim inleten

kapitülasyonları ortadan kaldırıp tam bağımsızlığın ancak ekonomik bağımsızlıkla sağlanabileceğini

mazlum milletlere göstererek tarihin akışını değiştiren çok önemli bir belgedir.

Lozan Antlaşması; Türk Ulusu’nun Milli Mücadele’yi gerçekte kimlerle karşı verdiğini,

kimleri yendiğini ve kimlerin işgalci emperyalistler tarafından piyon olarak savaşa sürüldüğünü

belgeleyen antlaşmadır aynı zamanda. “Siz Yunanistan’ı yendiniz İngiltere’yi değil” diyen Lord

Curzon’a üzerindeki savaş meydanlarının teri ve kanı henüz kurumamış çiçeği burnunda diplomat

İsmet Paşa’nın verdiği yanıt da bunun kanıtıdır: “Hayır ekselans! Yalnız Yunanistan’ı yenmedik.

Güneyde müttefikiniz Fransızları yendik. Onlar’ın silahlandırdığı Ermenileri yendik. Müttefikiniz

İtalyanları Anadolu’dan uzaklaştırdık. Sizin silahlandırdığınız Doğu Ermenilerini ve Pontus

çetelerini yendik. Sizin İstanbul hükümeti ile birlikte azdırdığınız isyancıları yendik. Silah ve para

ile desteklediğiniz Kuvayı İnzibatiye’yi yendik. En son olarak da maşanız Yunan ordusunu yenip

denize döktük. Mondros’u yendik. Sevr’i yendik. Üçlü Antlaşma’yı yendik. Bunların hepsinin

arkasında siz vardınız; hepsinin ipleri, dümeni, düğmesi sizin elinizdeydi. Biz asıl sizi yendik.”

Keza, 3 Ekim 1922’de Mudanya’da başlayan ateşkes görüşmelerini de İsmet Paşa İngiltere, Fransa

ve İtalya temsilcileri ile yapmıştı.

İtilaf Devletleri 11 Ekim 1922’de imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin hemen ardından

Lozan’da toplanacak Barış Konferansına Ankara ve İstanbul hükümetlerini birlikte çağırdılar.

 

Amaçları, hem galip Ankara’nın gücünü kırmak, hem de Türkiye’de iki ayrı hükümet tanıdıklarını

kabul ettirmekti. Kemalistler bu tuzağa düşmediler. 1 Kasım 1922 günü TBMM’de aldıkları kararla

saltanatı kaldırdılar. Tartışmaların kasten uzatıldığını, türlü bahanelerle kafa karışıklığı yaratılmaya

çalışıldığını gören Mustafa Kemal Paşa’nın yaptığı tarihi konuşma gerçek devrimciliğin ne

olduğunu göstermektedir:

“Efendiler; egemenlik, hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle,

tartışmayla verilmez. Egemenlik güçle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları Türk ulusunun

egemenliğine zorla el koymuşlardı. Bu yolsuzluklarını 600 yıl boyunca sürdürmüşlerdi. Şimdi de

Türk ulusu “artık yeter” diyerek, bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak eline almış

bulunuyor. Bu bir olupbittidir. Söz konusu olan ulusa egemenliğini bırakacak mıyız,

bırakmayacak mıyız, sorunu değildir. Sorun zaten olupbitti durumuna gelmiş bir gerçeği

açıklamaktan ibarettir. Bu, ne olursa olsun yapılacaktır. Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa,

sanırım ki uygun olur. Yoksa gerçek yine yöntemine göre saptanacaktır. Ama ihtimal bazı

kafalar kesilecektir.”

Bu kararın ardından Türkiye’nin tek temsilcisi olarak Lozan’a giden İsmet Paşa

başkanlığındaki Ankara heyeti hayranlık uyandırıcı bir diplomatik başarıya imza attı ve antlaşma

24 Temmuz 1923 günü imzalandı. Ancak emperyalist ülke temsilcileri hiç memnun değillerdi.

İsmet İnönü bir söyleşide bunu şöyle anlatmıştır: “Lozan’da İngiliz Delegesi Lord Curzon ve

Amerikan Delegesi ile oturuyorduk. Lord Curzon ‘Lozan’dan memnun ayrılmıyoruz. Hiçbir

dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket devralıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz?

Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda, bir de bende var. Geleceksiniz, para isteyeceksiniz,

diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini bir bir cebimden çıkarıp önünüze koyacağım.’

demişti. Bu konuşmamızı hiçbir zaman aklımdan çıkarmadım.”

Kemalist Devrimciler bu sözleri hiç unutmadılar, kurdukları Devleti namus, ahlâk ve

liyakatla yöneterek, akıl ve bilim yolundan ayrılmayarak, ulusları ile birlikte çok çalışarak hem

Osmanlı borçlarını ödediler, hem yokluk ve yoksunlukları aştılar, hem de uçak üretip ihraç eden

bir sanayi ülkesi, dünyanın kendini doyurabilen 7 ülkesinden biri olan Türkiye’yi yarattılar.

Emperyalistler 73 yıldır yaşanan her ekonomik bunalımda Lozan’da ceplerine attıkları bu

maddeleri teslimiyetçi iktidarların önüne koydular. Yazık ki, istediklerinin çoğunu da aldılar.

Lozan’ın vazgeçilmezliğini anlatıp 21. yüzyılın Sevr’i olan BOP tuzağına düşülmemesi için

iktidarları uyaran yurtseverler paronayaklıkla yaftalanır, bir çoğu kumpas davalarıyla zindana

atılırken “Keşke Yunan kazansaydı” diyen emperyalizm uşağı, Atatürk, Cumhuriyet ve demokrasi

düşmanı, saltanat ve hilafet özlemcisi aymazlar Lozan’ı “hezimet” olarak ilan ettiler. Bazı yetkililer

tartışmaya açma gafletine düştüler. Adlarının önünde her nasılsa profesör yazan kimi çakma

tarihçilerse hâlâ “Lozan’ın Gizli Maddeleri” masalları anlatıyorlar.

Ancak kim ne derse desin, Tarih hükmünü vermiştir:

Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir, Türk Ulusu’nun kanıyla imzalanmıştır 

Sonsuza dek yaşayacak, değiştirmeye iç ve dış hiçbir bedhahın gücü yetmeyecektir.

Lozan’ı tartışmaya açmak, Sevr’e, BOP’a ve benzeri emperyal planlara teslim olmaktır.

Ne bugün, ne de gelecekte yürürlükten kalkacak gizli maddeleri vardır.

Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; Lozan Antlaşması’nın 100. yılını gururla kutluyor,

vatanımızın kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu, tarihin en büyük devrimcisi Büyük Atatürk’ü,

Lozan’ın bilge diplomatı İsmet İnönü’yü, Kuvayı Milliye kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizle

gazilerimizi minnetle, saygıyla anıyoruz.

"Yaşasın Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye"! ifadelerini kullandı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER