© Aydın Kent Haber 2021

Kuşadası’nı yeni bir mantar türü daha bulundu

Kuşadası’nı yeni bir mantar türü daha bulundu



 Kuşadası’nı yeni bir mantar türü daha bulundu
 Dilek Yarımadası’nda bulunan 'Ölümsüzlük Mantarı' olduğu belirtildi.


 Dünyada ilk defa Kuşadası’nda keşfedilen ve sonucunda dünya literatüründe Türkiye’ye atfen “Volvariella turcica” adı verilen Türkiye isimli mantardan sonra, yeni bulunan bir mantar üzerinde de çalışmalar devam ediliyor. Muhtemelen endemik bir tür olan mantarın bilim dünyasına “Kuşadası” ismiyle kazandırılması bekleniyor.
Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nin (EKODOSD) bilim danışmanı, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Atabey Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Oğuzhan Kaygusuz tarafından keşfedilen mantarlar, Amerika Birleşik Devletleri'nde bitki bilimleri alanında yayın yapan ‘Mycologia’ isimli dünyanın önde gelen uluslararası bilimsel dergisinde yayınlanıyor.


Kuşadası’nda araştırmalarını sürdüren Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği’nin (EKODOSD) bilim danışmanı ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Atabey Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Oğuzhan Kaygusuz; endemik türlerin yanı sıra, ilginç mantar türleriyle de karşılaşıyor. Dünyada en fazla tıbbi etkisi olan, kanser, alzheimer ve MS gibi pek çok hastalıkta şifa olarak kullanılan ‘Ölümsüzlük Mantarı’nın (Ganoderma lucidum) bu bölgede de görüldüğünü açıklayan Kaygusuz, özellikle Uzakdoğu bölgesinde bunu tüketen kişilerin çok uzun süre yaşadıkları için bu mantar türüne Türkçeleşmiş olarak Ölümsüzlük Mantarı isminin verildiğini, Denizli ve Kastamonu’da kültür yetiştiriciliğinin yapıldığını açıkladı.


Mantarların doğadan bilmeden toplanmaması gerektiğini vurgulayan Oğuzhan Kaygusuz, tıbbi etkilerinin değiştiği pek çok mantar türünün olduğunu belirterek, “Ölümsüzlük mantarının Kuşadası’nda bulunması çok önemli, normalde bu habitatlarda yetişmemesi gerekiyor. Ancak buradaki biyocoğrafik bölgelerin kesişmesinden dolayı ilginç bir şekilde burada da yetiştiğini görüyoruz. Bu hem ekolojik ve çeşitlilik açısından önemli bir durum, daha da önemlisi burada da kültür yetiştiriciliğinin yapılabilmesi açısından bir ipucu veriyor” dedi.


Özellikle Dilek Yarımadası’nda, Akdeniz-İran-Turan ve bu bölgelere has iklim kuşaklarındaki bitkilerin burada yetişmesi için konukçu olan mantar türlerinin de burada yetişme potansiyeli bulduğunu anlatan Oğuzhan Kaygusuz, bu bölgenin mutlaka korunması gerektiğini kaydederek, Dilek Yarımadası’nın Milli Park olarak koruma altında bulunmasının çok önemli olduğunu söyledi.
Milli Park’taki tür çeşitliğinin aynı zamanda bir turizm kenti olan Kuşadası’nda botanik turizmi açısından önemli olduğuna dikkat çeken bilim insanı Oğuzhan Kaygusuz sözlerine şöyle devam etti: “Kuşadası ve çevresi, özellikle Samson Dağları’nın batıya doğru bir yarımada şeklinde uzanan Dilek Yarımadası, Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz bitki coğrafyasına ait bitki türlerinin çok kısa mesafelerde görüldüğü ender doğa alanlarından biridir. Yarımadanın 1966 yılında Milli Park kapsamına alınarak korunması büyük bir kazanımdır. Milli Parkın sınırlarının dışında kalan ormana ait bölge de aynı özelliklere sahiptir. Batı Anadolu’da bitki ve yaban hayatın son sığınağı olan bu bölgenin, bütüncül bir şekilde korunarak geleceğe taşınması için, Milli Park sınırlarının Kurşunlu Manastırı ve Fındıklıkale’yi de içine alacak şekilde genişletilmesi çok önemlidir.”
İha

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER